Tekerlemeler(Annem gelince / Sıçan gibi kaçar) Anonim Halk Edebiyatı ürünlerinden tekerlemelerde sosyolojiden psikolojiye her konuya rastlamak mümkündür. Hayattan izler taşıyan, diyaloglar içeren, mizahi, anlamsız olabilen tekerlemeler, çocukların arzularından siyasi olaylara kadar her şeyi anlatabilir. İşte onlardan bir
Kolonilerdekişiir. İngiltere'nin Amerika ile teması 1490'lardan sonra arttığından, İngiliz kaşifler Anne Bradstreet'in Amerika'da (büyük olasılıkla Ipswich'te yazdığı "Onuncu İlham Perisi"nin yılı olan 1650'ye kadar Yeni Dünya açıklamalarına bazen ayetler eklediler. Ipswich veya North Andover, Massachusetts ve Londra'da kayınbiraderi Rev. John Woodbridge.
annebabanın mesleğini soran öğretmen. şükela: tümü | bugün. / 103 ». küçükken gayet normal karşıladığım, bilakis sevdiğim öğretmen. toplumun "decent" üstü saydığı velilere sahip olduğum için bana çok iyi davranmışlardı, ama o zamanlar ikiyüzlülüklerini fark edemiyordum. çocuktum lan. şimdilerde anlıyorum
Sorsanbana nerde yerin Gösteririm ben kalbimi Ana değil, ana gibi; Baba değil, baba gibi Öğretmenim ben de Giriş yap Kayıt ol. Neler yeni. Ara. Sadece başlıkları ara Kullanıcı: Ara Gelişmiş Arama Menü. Giriş yap Kayıt ol Edebiyat ve Şiir Forumu.
SinağritBaba, ümitle oltaya doğru koşar. Bu tanımadığı birinin oltasıdır. Yemi ağzına aldığında bunun tam da aradığı adam olduğunu sanır. O anda yakalanır. Sandala düştüğü anda kendisini yakalayana sevinçle bakar. Birdenbire ürpererek sandalın döşemelerini dövmeye başlar. Yakalandığı kişi göründüğü
aK1Ivyi. şiir tüm anne ve babalara armağanımdır ................................................................................. ana gibi yar baba gibi diyar hiçbir yerde bulunmaz ... anadır rahmetin güzel örneği babadır bereketin can böreği ... ana gibi güzel baba gibi özel başka insan yok gibi ... anadır sevginin ilk çiçeği babadır evinin tek gerçeği ... ana gibi anlamlı baba gibi selamlı kim var ki bu dünyada ... anadır uğruna cennet feda edilen babadır canına cenneti bağışlanan ... ... ... MESELCİ 19 HAZİRAN 2009-MARDİN
REFERANS İSTEYENLERE! Prof. Dr. Necati BALAMTEKİN Hayata dair ilk olarak, Sivas’ın Gürün ilçesine bağlı Karahisar Köyü’nde, kar, kıyamet bir kış günü, kerpiçten evimizin önünde toplanmış ağlaşan bir kalabalık ve o kalabalığın içinde sahipsiz, üç dört yaşında bir çocuk olarak soğuktan tir tir titrediğimi hatırlıyorum. Babamı, kocaman bir tahtanın içine koyup, karları yara yara köyün ilerisindeki mezarlığa götürdüler. Onu bir daha asla görmedim. Yüzünü hayal meyal hatırlıyorum. Bir süre sonra, bir yaşındaki kardeşimin havale geçirmeye başladığını, Gürün’de bir Hoca’ya götürdüklerini; Hocanın, Ona üçgen şeklinde siyah bir muska yazdığını ama kardeşimin havale geçirmeye devam ettiğini hatırlıyorum. Birkaç hafta sonra bende ateş, bulantı, kusma sonrasında şuur kaybı da olunca öleceğime kanaat getirip babamın mezarının yanına küçük bir mezar kazdıklarını, ama on yedi yaşındaki ağabeyimin “Bir umut! Kardeşimi doktora götüreceğim” dediğini hatırlıyorum. Köyden bir telis torbanın şeker torbasının içine konulup, akrabadan birisinin sırtında, bir metre karın içinde bayırlardan, dağlardan Gürün’e, oradan da tam on yedi saatte Kayseri’ye vardığımızı; Kayseri’de köhne bir hastanede menenjit tanısıyla yattığımı ve bana sürekli iğne yapıldığını hatırlıyorum. Bazılarının Annem’e Henüz çok genç olduğunu, bizleri Sivas’ta yetimhaneye bırakmasını, kendisinin de yeniden evlenmesini telkin ettiğini; Bu süreçte annemin bizden soğumak için bizleri hiç kucağına almadığını, sevmediğini ve sürekli ağladığını hatırlıyorum. Sonraki yıllarda varsıl komşularımızın zekatlarını bize verdiklerini, bazen meydandaki top sahasının kenarında, -nur içinde yatsın- Baki Dede’nin cebinden çıkardığı küçük bozuk para kesesinden bana 1 lira veya lira harçlık verdiğini hatırlıyorum. Haşarı ve yaramaz bir çocuk olduğum için ailemin beni –biraz da başlarından savmak için- bir yıl önceden ilkokula gönderdiklerini, okulu çok sevdiğimi hatırlıyorum. Köyümüzde elektrik olmadığı için iki gözlü, toprak evimizin yoksul penceresinin önünde, Sivas’ın ayazında camlarda oluşan kristal buz desenlerinin büyülü soğuğunda, inatla ders çalıştığımı hatırlıyorum. Öğretmenim Mustafa BULUT Bey’in, okuldaki bütün öğrencilere karşı ben tek başıma olacak şekilde bilgi yarışması yaptırdığını ve her defasında kazandığımı, hatta benim gibi zeki olsun diye küçük oğlunun kafasına üflettiğini hatırlıyorum. İlkokul beşinci sınıftayken öğretmenimin, Annem’e Çok başarılı bir öğrenci olduğumu, bu nedenle devlet parasız yatılı okulu sınavlarına girmem için beni ilçeye götürüp vesikalık fotoğraflarımı çektireceğini, masrafları kendisinin karşılayacağını ama velisi olarak sınava girmem için bir evraka imza atması gerektiğini söylediğini; ancak annemin imzası olmadığı için kâğıda parmağını bastığını hatırlıyorum. On- on bir yaşlarımda nohut tarlalarında, öğlen vakti bir tas bulgur pilavı yiyerek, güneşin anlında sabahtan akşama kadar ırgatlık yaptığımı; Irgatlıkla ömrüm geçip gidecek derken, onca talihsizliğin içinde okulların açılmasına bir gün kala akşam geceye evrilirken, nohut tarlasından eve geldiğimde bir mucize olduğunu hatırlıyorum Baytar gelmiş köye. “Bu köyde bir çocuğun kağıtları uzun zamandır Hükümet Konağı’nda bekliyordu. Aldım, yanımda getirdim. Gitsin okusun çocuk.” diyerek âlicenaplık yapıp evrakları bizim eve gönderdiğini hatırlıyorum. Annemin “Oku, hayatını kurtar oğlum! Emanetin Allah’a” dediğinde sevinçten havalara uçtuğumu, hemen o gece, beni apar topar, hakkım yanmasın diye Sivas’tan Bilecik’e yatılı okula gönderdiğini; O gün hayatımda ilk defa ayağıma kara lastikten cizlavet başka bir ayakkabı giydiğimi hatırlıyorum. Henüz on bir yaşında, ailesinden ayrılmış olanlar dışında hiç kimsenin asla anlayamayacağı ve tahayyül edemeyeceği günler… Yatılı okul pansiyonunda her gece yorganı kafama geçirip, ailemin beni buraya terk edip unuttuğuna inanarak, kendi ölümüme ağladığımı hatırlıyorum. İstiklal marşını şiir şeklinde okuyamadığım için ellerimde cetvel kıran öğretmen hatırlıyorum. Ne zorbalıklar, ne eziyetler, neler neler hatırlıyorum… Aradan bir süre geçti ve birinci yazılı imtihanlar yapıldıktan sonra -ellerimde cetvel kıran öğretmencik dahil- sınıfa gelen her öğretmenin yazılı sınavlarını açıklamadan önce mutlaka “Necati BALAMTEKİN kim?” diye sorduklarını, bir daha da adımı asla unutmadıklarını hatırlıyorum. Zaman içerisinde her branştan onlarca öğretmenimin beni evlatları gibi sevdiğini, annem, babam gibi desteklediklerini hatırlıyorum. Her birinin adını ve iyiliklerini mıh gibi tek tek kalbime ve aklıma yazdığımı, hala ne zaman bir öğretmen ile karşılaşsam ayağa kalkıp önümü iliklediğimi hatırlıyorum. Gülhane Askeri Tıp Fakültesini kazanıp Ankara’ya geldiğimde herkesin yanında babası sağlık raporu, mülakat ve kayıt için koştururken, ben kendim, tek başıma, her işimi hem de herkesten daha çabuk nasıl yaptığımı hayretle hatırlıyorum. Zamanında, başarıyla Askeri Tıp Fakültesini bitirip tabip subay olduğumu, eğitim öğretim hayatım boyunca bir kere bile hiç kimsenin hiçbir törenime mezuniyet vs. gelmediğini/gelemediğini hatırlıyorum. Tıp Fakültesi 3. Sınıfta Çocuk Hekimi olmaya karar verdiğimi, bu kliniğe önce asistan, sonra başasistan ve sonra Hoca olacağımı söylediğimi hatırlıyorum. Tıpta uzmanlık sınavında çok yüksek bir puanla ilk tercihim olan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları alanında uzmanlık yapma hakkı kazandığımı, çok başarılı bir asistanlık dönemi geçirdikten sonra uzman olduğumu. Meslek hayatım boyunca gerek ana dal gerek yan dal alanındaki tüm hocalarımın beni evlatları gibi sevdiklerini ve desteklediklerini hatırlıyorum. Verdiğim her sözü kelimesi kelimesine tuttuğumu hatırlıyorum. Babam hayatta olsa benimle gurur duyardı. Tıbbiye dördüncü sınıf öğrencisiyken, rahmetli annemin bana, tüm hastalara karşı özellikle de garip ve kimsesizlere karşı merhametli olmamı söylediğini hiç unutmadım, çok iyi hatırlıyorum. Bunca yıllık meslek hayatım boyunca, bir kere bile bir insanı küçümsediğimi, kötü davrandığımı, bir hastayı veya hasta yakınını azarladığımı, bir hastanın bile odamdan bana sitem ederek çıktığını hatırlamıyorum. Beni, yoksul bir yetimken Anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez bir köyünden alıp tam on iki yıl boyunca yatılı okullarda her ihtiyacımı karşılayarak okutan ve bu günlere gelmemi sağlayan Yüce Türk milletine borcumu hiç unutmadım. Nereden geldiğimi çok iyi hatırlıyorum. Kadro için referans istendiği söyleniyor. Ben de -sizin çocuklarınız ve benim çocuklarım gibi- akademisyen bir babam olsun isterdim. Ancak maalesef yetimdim. Babam diye hatırladığım tek şey köy kabristanının yukarı köşesinde taşlarla çevrili hüzünlü bir mezardan ibaretti. Doğal olarak, bana referans olabilecek, tanıdığım veya akrabam, hatırlı birisi yok. Fakat, eğer gerçekten varlığına inanıyorsanız, Cenab-ı Allah’a sorun. Ben adım gibi eminim, O kesinlikle bana referans olacaktır. Saygılarımla, Prof. Dr. Necati BALAMTEKİN via Sivas Herfene
Ana Gibi,baba Gibi Şiiri Ana Gibi,baba Gibi Öğretmenim bilir misin Seni nasıl sevdiğimi? Sorsan bana nerde yerin Gösteririm ben kalbimi Ana değil, ana gibi; Baba değil, baba gibi Öğretmenim ben de sevgin Can içinde bir can gibi... BEYZA ÖZSEVGİ MERSİN AYDINLIKEVLER İLKÖĞRETİM OKULU BEYZAOZSEVGİ Ana Gibi baba Gibi 24 Kasım öğretmenler günü şiirleri Beyza Özsevgi eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler bilgilendirici şiirler şiirleri öğrenci şiirleri amatör seçme şiirler şiir okul şiir sitesi Benzer 24 Kasım Öğretmenler Günü Şiirleri Canım Öğretmenim Mustafa ASLAN Öğretmenim MUSTAFA UZELLİ Benim Canım Öğretmenim Dilara Doğanşah HERŞEYİM OLDUNUZ. HAVA AYVAZ Öğretmen 2 Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK Öğretmenim Canım Benim ipek yeşilova Öğretmen ekrem Canım Öğretmenim Senanur Polat + Şiir Ekleyin Eğitici Çocuk Şiirleri Ana Sayfa Ana Gibi,baba Gibi Şiiri Hakkında Yorum Yazın... Selvi Berfin Altıntaş Canım öğretmenim seni seviyor çünkü ilk başladığım an seni gördüm seninle öğrendim sen bana herşeyi öğrettin seninle kadar okudum bizden ayrılacaksın bizde canımızdan çok sevdiğimiz öğretmenimizde ayrılacağız. 2021-02-16 Elif i n sihili düntyasi Öğretmenime haruka resim yaptim 2021-01-23 Kader Çok güzel görünüyor ellerinizle sağlık 2020-11-24 Bilinmez Teşekkürler 2020-11-24 ALİYENUR ÇOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOK GÜZEL OLMUŞ ELERİNE SAĞLIK 2020-11-23 ben aynen çok güzel öğretmenler günü kutlu olsun 2020-11-23 Zeynep Çok güzel gerçekten 2020-11-22 CEREN ÇOK GÜZEL OLMUŞ ☺☺☺ 2020-11-21 Abdullah baytok Çooooooooook güzel gerçekten 2019-11-25 Norm Çok güzel 2019-11-24 ziyaretçi çok güzel olmuş bayıldım 2019-11-21 ziyaretci çok güzelmiş gerçekkten bayıldım 2019-11-21 dehant hangıl çok güzel olmuş vala yemin çok güzel 2019-11-12 Ziyaretçi Çok güzelmiş ben bunu ögretmenler gününde ikudum 2019-11-08 Ziyaretçi Beyza hayatımda hiç bu kadar güzel bir şiir görmedim çok güzel olmuş bu arada benim adım da beyza 2019-11-08 Edanur Acayip güzel ya 2019-10-14 sanane pek olmamış sanırım biraz değistirmissiniz 2018-05-10 zeynep bozdağ çok beğendim 2016-11-24 joker şiir çok güzel !!! 2016-11-15 şiir okuyan Bu şiir harikulade Beyzacımmmmmmmmmmmmmmmmm 2015-11-28 Ziyaretçıyimmm Beyza çok güzel bir şiir olmuş tebrik ediyorum . 2015-11-23 Erdem Mükemmelllllllll ellerine sağlık öğretmenime kart hazırlıyorum bu şiiri yazacağım teşekkürler 2015-11-22 kağan sağol beyza seni gibi şiir perest arkadaşlar olunca ooo arkadaşımızı tebrik edelim lütfen 2015-11-18 BüŞrA Topal Bayıldımmmmmmmmmmm fazlam abartım galiba! 2015-11-09 BüŞrA Topal Çok sevdim teşekkür ederim BEYZA 2015-11-09 İsmini vermek istemeyen biri Çok güzel bir şiir beyza arkadaşımıza çok teşkkür ederim 2015-05-06 aysima harika bir şiir tebrik ederim 2015-03-27 sude çok küzelmiş tam benim KADER KAYA öğretmenime yakışır bu şiir kim yazdıysa elerine sağlık olsun 2015-03-17 ceren öğretmenini seviyorsan sende bir şiir yaz 2015-03-16 edanur öğretmenleri çok seviyorumq ÖĞRETMENİM DEMETT DEVECİ 2015-03-15 su demir Müthiş çoooooooooook beğendim 2015-02-26 Sena VARLI peki bu şiir çok güzel ama yazarı BEYZA ÖZSEVGİ mi ha yır peki yazar kim? 2015-02-11 meryem çakmak Canım öğretmenim $ $eni çok seviyorum can içinde bir can gibi seni çok seviyorum seni çok özledim canım öğretmenim sen çok çok Güzelsin 2015-02-09 kıymet bu şey yazımı çok güzel ama nediyeceğimi bilmiyorum neye buldum sen niye yrzmalış yapmıyorsun kız ses bile çıkmıyor hayırdır ne oldu kız niye ses vermiyon ki ben hiç anlamadım ki vallah canım . bu şiiri nasıl yazdın kız 2015-01-25 kıymet hançer bu bizim hayat bilgisi defterimizde var. ama siz yinede buraya da yazmışsınız hem bu şiir çok güzel . öyle deyilmi 2015-01-23Yazılan 35 yorum görüntüleniyor 24 Kasım Öğretmenler Günü Şiirleri, Ana Gibi,baba Gibi Şiiri
Bir çocuğun gözleriyle baktınız mı dünyaya? Ve bir çocuğun gözbebeği içinde sarılın yaşamaya, ayna sırları gibi arta kalmayın, yaşa ve yaşatın tüm hayatın güzelliklerini ve umudun umut olmaktan çıkarın ve olduğu gibi yaşayın. Yalan kavramlarını hem kitaplardan hem de insanların yüzlerinde söküp yok etmeli… Ve kirletmeden dünyayı, kırmadan hiç kimseyi ve üzmeden kendimiziBir çocuk gibi masum ölümden habersiz ve acıların hala tadılmadığı bir yürekle çocuk olmak gibi, düşünceyi düşündünüz mü?Bir gencin gözleriyle aşkla sarıldınız mı hayata? Bir gencin önemsemeli yüreğiyle yarına kaygı duyulmadan ve hep varım nidalarıyla yaşam basamaklarında yürümeye var mısınız? Ve dostluğun en esrik yanıyla özdeş ve yaşam biçemlerin yedi ana rengi ve binlerce tonunda açık ve yaşanılır bir toplum yaratma azmi olsun. Ve düşlerinde düşlediğin tüm güzel düşlerini hale aydınlığıyla çevrene yansıt. Düşünen ve duyarlı bir toplum zincirlerinin altın halkası gibi kenetlen o aşka. Aşka gelince hiçbir zaman onu koparman için değil, yüreğinde onu yaşatmalı ve çiçek gibi büyütmelisin. Aşkın her toplumda her dilde ve her koşulda hayatımızın bir parçası olduğunu unutmaBir ana baba yüreğiyle sevdin mi tüm insanları? Onların yapmacık ve kurgucuk masalları yok, onların hayat tecrübesi kendilerine hep taze şiirler ve hikayeler doğurmuştur. Bir ana baba sözdür “Bir ana baba On kişiye bakar ama on kişi bir ana babaya bakamaz” sözü unutulmamalıdır. Teninden renginden bir parça veren analarımız hiç bıkmadan usanmadan gül gibi titrediler ve başkasının yalan ağladığı, onlar hep gerçek ağlayanlarımız yemedi yedirdi, içmedi içirdiler ve gül gibi soldular dar günlerimizde, bizler hayatın zevk köşelerinde ziyafetlenirken onlar dünyanın kaç bucak olduğunu öğrenmişlerdi çünkü onlar hayatın sert rüzgarlarından tokatlanmışlardı. Suskunlukları tarih olduğu kadar ölümleri de… Acarlıkları muhteşem olduğu kadar merhametleri de… Nerde ve ne zaman saçları ağarmış elleri kırış kırış birileri görseniz; onların mukaddes ellerini öpmeli ve saygıda kusur etmemek gerekli. Unutmayın onlar bize benzemez biz onlara baba yüreğiyle koruyup onlar gibi adam olmanın düşüncesini hiç düşündünüz mü?BİZ DOĞARKEN ONLAR GÜLDÜLER, ONLAR ÖLÜRKEN BİZ AĞLARIZ...
ana gibi baba gibi şiiri