Şehitler ile ilgili Sözler. Al Bayrak uğruna can veren Mehmedim. Helal et hakkını bizlere. Şehitlerimizden ve geride kalan gazilerimizden razı ol Allah’ım. Bir elimde silah, birinde Kur’an. Geldi diyorlar bak şehitlik sıran! Vatan için yaşayıp öldünüz; siz toprağa değil, kalplere gömüldünüz. Sahipsiz vatanın batması AYETLER – “Yalnızca Allah’a kulluk edin ve O’ndan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayın. Ana babaya yakın akrabaya, yetimlere, muhtaçlara kendi çevrenizde olan yakın komşulara ve uzak komşulara, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve elinizin altındaki hizmetçi ve işçilere iyilik yapın iyi davranın.” (Nisa 2) Hem dünyada, hem ahirette şerefli, itibarlı, sevilen ve sayılan bir insan olabilmek için sabırla birlikte hiçbir zaman doğruluktan ve doğru söylemekten ayrılmazlar. 3-) İbadete gönül yatışkanlığı içinde devam etmeye çalışırlar, Allah’a kullukta alçak gönüllü olmanın mahiyetini boyun büküklüğü içinde Meryem. 30 Ara 2011. #1. Hac ile ilgili ayetler ve hadisler. Orada apaçık nice alametler,Makam-ı İbrahim vardır. Oraya giren emniyet içinde olur. Gücü yeten, imkan ve yol bulan insanlar üzerinde, Beytullahı haccetmeleri, Allaha bir kulluk borcudur.Kim bunu inkar eder, bu hakkı, bu farzı tanımazsa Allahın ne ona, ne ameline, ne de Dinimizislamın gözünden manevi hastalıklara; farkındalık oluşturma, durum tespiti ve çözüm yolları; Haset etme ile ilgili ayetler, Haset etme ile ilgili hadisler, Haset etme ile ilgili alimlerin sözleri Yine İmam-ı Şafi’nin hasetlikle ilgili güzel bir sözü var: “Bütün insanları idare ettim ancak hasetçiyi edemedim. WFX4lG. Kısaca Aldatmak nedir? Tabi bu konuda ilk akla gelen “Aldatan, bizden değildir” hadisi şerifidir. Bu hadis bize ümmet olmanın , kardeş olamanın ancak aldatma olmadan olabileceğini ifade eder. Aldatmak Nedir? Denilince ilk akla malla ve mülk ile ilgili konular gelir. Halbuki maddi ve manevi ne olursa olsun aldatmanın her türlü kerihtir ve asla kabul edilebilecek bir durum değildir. Bir hakikatin saklanması, yalan söylemek de aldatmanın bir çeşididir. Hz. Peygamber henüz peygamber olmadan Mekkeli putperestler ona Muhammedül Emin’ yani Güvenilir Muhammed’ diyorlardı . Hayatı boyunca ne o ne ona tabi olan sahabeler asla yalan söylememişler ve aldatmamışlar. Bu güzel haslet ümmete miras olmalıdır. Hz. Peygamber o kadar güvenilir olmuş ki mekkeli müşrikler değerli şeylerini getirip ona emanet olarak veriyorlardı. Biliyorlardı ki o aldatmaz, öyle ise Müslüman Aldatmaz olmalıdır. Müslüman demek güvenilir insan olmalıdır. Böyle olması gerekir. Hem görünüşüyle, hem ticaretiyle, hem söz ve ahdi ile her şeyi ile güvenilir olmalı. Aldatmak nedir? İnsanoğlu bazen hırslanıyor mal ve mülk edinmeye daha çok kazanmaya yönelik hırla çalışıyor. Bu hırsı ona yanlış yaptırıyor. İstikametten saptırarak yanlış yollara sokuyor. Ne yapıyor kolay yollardan zengin olmak ve para kazanmak adına tartıda oynama yapıyor, kaliteden ödün veriyor, işin hakkını vermiyor ve bunları en iyisi ve en güzeli diye yapıyor maalesef. Kuranda Enfal suresinde 125. ayet bize ölçü ve tartıyı adaletle yapın der. Hud suresi 84 de ölçü ve tartıyı eksik yapmayın, titiz yapın der. İsra suresi 35 de ölçtüğünüzde ve tarttığınızda doğru yapın der. İbnu Abbas rivayet ediyor Resulullah Medineye geldiğinde halk ölçü-tartı işinde çok kötü idi. Bunun üzerine “Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline” diye başlayan sureyi inmesiyle ölçü ve tartıyı güzel yaptılar. Başka bir rivayette ise bu ölçü ve tartı işinden bir kavmin helak olduğu rivayet edilir. Biz ölçü ve tartı dediğimizde sadece fiziki tartı anlamayacağız yaptığımız bütün işlerde ölçü ve tartıyı adaletle yapacağız, aldatmadan, kandırmadan yapacağız ki her iki cihanda mesut olalım. Yok maalesef iki cihanda ziyana uğrayanlardan oluruz. Münafıklık, en büyük aldatmadır! Aldatma nedir? konusuna farklı bir bakış. Münafıklık ne demek iman ettik deyip, aslında Müslümanların kötülüğünü düşünen, müşrik olan ve kalbi İslam’dan uzak kişiler anlamındadır. Münafık kimseler, Allah ve peygamberine açıktan iman etmediğini izhar eden kişilerden de aşağıdadırlar. Zira münafık ne yapar yalan söyler, ne yapar aldatır ve İslamın aleyhine olan ne varsa gizliden destekler. Küfür ehli ise İslama düşmanlığını gizlemez ve bu dolayı münafıktan bir üst tabakada yer alır. Aldatmak Ne Demek Aldatmak denince ilk akla gelen şeylerden birisi de eşini aldatmaktır. Maalesef günümüzde sevgili, arkadaş, flört adı altında bu tür hadiseleri çokça görüyor duyuyoruz. İslamca yasak olan haram ilişkiler aile yapısını bozar ve toplumu çökertir. Yasak olan ilişkiler erkeklerden şahsiyeti, hayayı ve vakarı, kadınlardan ise iffet ve nezaketi kaldırır. Birçok gencin başı maddi ve manevi belaya girer. Aldatmak ile huzur bulan olmadığı gibi kısacık bir zevk uğruna sonsuz pişmanlıklar ve acılar yaşayan pek çoktur. Resulullah buyuruyor ki “Bir kul, zina etmeye başladığı zaman, imanı kalbinden çıkıp, başının üzerinde bir gölge gibi bekler. Ancak, zinadan feragat ettikten sonra geriye döner.” İmam Suyuti “Zinadan çekininiz . Zira zinada, başlıca 4 büyük tehlike vardır 1- Zina, yapanın yüzünden iman güzelliğini gider. 2- Rızkındaki feyz ve bereket gider. 3- Gadabı ilahiyeyi celb eder. 4- Sabit kalıp tövbe ile dönmez ise çıkmamak üzere cehennem azabınına sebep olabilir. İmam Suyuti Şimdilerde aldatmak ama aslında zinanın ne kadar zararlı olduğu ile pek çok hadis ve ayet vardır. Toplumun ailenin ve bireyin maddi ve manevi dehşetli bu hadiseden Allah muhafaza buyursun. Kısaca anlattığımız Aldatmak nedir? yazımızdan istifade etmeniz temennisiyle.. Selam ve dua ile Derviş ve kabadayının hikayesi için burayı tıklayınız. Sual Haset nedir? CEVAP Haset, bir kimsenin hayırlı bir işi veya evi, malı, mülkü, ilmi olsa, o kimseden bunların gitmesini, onda olmayıp, kendinde olmasını istemektir. Onda olduğu gibi kendisinde de olmasını istemek haset olmaz. Buna gıpta etmek, imrenmek denir. Günah değildir. Başkasının, kendinden üstün olan her şeyini kıskanana, yani ondaki üstünlüğün, yalnız kendinde olmasını isteyene, kıskanç denir. Bu hâl, en kötü huylardan biridir. Kıskanç insan, ömrü boyunca rahatsız insandır. Böyle insan, kendinden aşağı olan insanı görmez de, kendinden yüksek ve varlıklı insanın her şeyini görür ve onu kıskanır. Kıskanç insan, Allahü teâlânın kendisine verdiği şeylere razı olmayan insan demektir. Allahü teâlânın verdiğine razı olmayan insandan, Allahü teâlâ da razı olmaz. Allahü teâlânın bir insandan razı olmaması ise, felaketlerin en büyüğüdür. Artık o insan, dünyada da, ahirette de zarardadır. Bunun için, kendisinde kıskançlık ve haset duygusu olduğunu gören, bu kötü huyundan kurtulmalıdır. İnsanlar, kendilerini ıslah edebilirler. Kıskançlıktan kurtulanlar rahat ve huzura kavuşur. Bu iş, zenginlik ve fakirlik işi değildir. Bu iş, kalbin zenginliği ve fakirliği işidir. Nice fakirler vardır ki, bir lokma ekmek kazanınca, Allahü teâlâya şükreder ve zenginlerin hâlini düşünmez bile. Nice zenginler de vardır ki, milyarlarına daha birkaç milyar ekleyemediği için üzüntü içindedir. Kıskanç insan, başka bir insanın kendinden iyi giyinmesini, iyi yaşamasını hazmedemez. Yani onun boyunu bosunu, güzelliğini, çalışkanlığını, başarısını kıskanır. Daha kötüsü, onun başına gelen fenalıklara sevinir. İşte bu hâl, kıskançlığın en kötü derecesidir. Böyle insandan, Allahü teâlânın yardımı kesilebilir. Daha da mahrum olur. İyi kalbli ve herkesin iyiliğini isteyen insan, Allahü teâlânın himayesinde demektir. Bir hadis-i şerifte, Bir müslüman, kendisine istediği bir iyiliği, başka bir müslüman için istemezse ve bir müslüman, kendisine gelecek bir kötülüğü, istemediği halde, o kötülüğü başka bir müslüman için isterse, onun imanı tam değildir buyuruldu. Yani, Peygamber efendimiz yalnız kendisini düşünenleri beğenmiyor. Başka müslümanları düşünenleri beğeniyor ve öyle yapmalarını istiyor. Düşünün bir kere; bütün dünya, Peygamber efendimizin bu emirlerini yapmış olsa, dünyada kavga, gürültü kalır mı? Haset, tekebbüre sebep olur. Başkasında bulunan nimetlerin ondan ayrılarak kendisine gelmesini ister. Onun haklı olan sözlerini ve nasihatlerini reddeder. Ondan bir şey sorup öğrenmek istemez. Kendinden yüksek olduğunu bildiği halde, ona tekebbür eder. İmam-ı Gazali hazretleri, Bütün kötülüklerin başı, kaynağı üçtür Haset, riya, ucub buyurdu. Haset eden, çekemediği kimseyi gıybet eder, çekiştirir. Onun malına, canına saldırır. Kıyamette, bu zulümlerinin karşılığı olarak, hasenatı alınarak ona verilir. Haset edilendeki nimetleri görünce, dünyası azap içinde geçer. Uykuları kaçar. Hayır hasenat işleyenlere on kat sevap verilir. Haset bunların dokuzunu yok eder, biri kalır. Haset edenin duası kabul olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin, düşmanlık ve haset etmeyin, birbirinizi kardeş gibi sevin, çekiştirmeyin. Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, yardım eder. Onu, kendinden aşağı görmez. [Buhari] Müminin kalbinde imanla haset bir arada bulunmaz. [Beyheki] Müslüman hayırlı olur. Haset edince hayır kalmaz. [Taberani] Hasetten kurtulmak zordur. Haset ettiğiniz kimseyi incitmeyiniz! [İ. Ahmed] Hasetten sakınınız! Ateş odunu yakıp yok ettiği gibi, haset de hasenatı yok eder. [Ebu Davud] Haset etmek, Allahü teâlânın takdirini değiştirmez. Hasetçi, boşuna yorulur, üzülür. Üstelik büyük günaha girmiş olur. Hasedin, haset edilene dünyada ve ahirette hiç zararı olmaz. Üstelik faydası olur. Hiçbir hasetçi muradına kavuşmamıştır. Haset, sinirleri bozar, ömrün kısalmasına sebep olur. Esmai diyor ki, 120 yaşındaki bir köylüye çok yaşamasının sırrını sordum, hiç haset etmediğini söyledi. Haset edilene, dünya ve ahirette, hiç zarar olmaz. Haset edenin ömrü üzüntü ile geçer. Haset ettiği kimsenin nimetlerinin azalmadığını, hatta arttığını görerek, sinir krizi geçirir. Hasetten kurtulmak için, ona hediye vermeli, ona karşı tevazu göstermeli ve onun nimetinin artması için dua etmelidir. Doğru olan bir şeyi kabul etmemeye inat denir. İnat, karşımızdakini aşağı görmek, ondan nefret etmek, ona düşmanlık beslemek, haset etmek gibi sebeplerden meydana gelir. Hakkı, düşmanımız da söylese kabul etmeliyiz! Hadis-i şerifte buyuruldu ki Allahü teâlânın en sevmediği kimse, hakkı kabul etmemek için inat gösterendir. [Buhari] Haset hakkında âlimlerin sözleri Bütün kötülükler, hırlaşmalar almak üzerinedir. Bütün iyilikler, vermek üzerinedir. İlk haset eden şeytandır. Hazret-i Âdem’i çekememesi, kendisini isyana sevk etmiştir. Herkesi memnun etmek mümkündür, yalnız haset edeni tatmin etmek zordur. Çünkü o, haset ettiği şeyin yok olması ile ancak memnun kalır. Haset, iyileşmeyen bir yara gibidir. Onun dünyadaki bu sıkıntısı sebebiyle ahirette uğrayacağı azap, ceza bakımından kendisine yeter. Haset edici kadar mazluma benzeyen bir zalim görmedim. Çünkü o, sana verilen nimeti kendisine işkence olarak görür. Haset eden, servet düşmanıdır. Kimin malı, nimeti varsa ona buğzeder. Ona bunu niye verdin diye Rabbine darılmış olur. Allahü teâlâ fazlını dilediğine verir. Haset eden, niye ona verdin diye Allah’ın fazlı için cimrilik eder. Mal ve nimet sahibinin rüsvay olmasını, elindeki nimetlerin gitmesini ister. Haset eden her yerde zelil olarak anılır. Melekler lanet eder. Yalnız iken üzüntüsü artar. Can çekişirken, sıkıntısı artar. Kıyamette rüsvay olur, Cehennemde cezasını da çeker. Ey insanoğlu, niçin kardeşini çekemiyorsun? Ona verilen onun hakkı ise, Allahü teâlânın ikram ettiği kimseye kızmaya ne hakkın var? Şayet hakkı değilse, Cehenneme girecek adamın nesini çekemiyorsun? Aralarında ilgi bulunanlar haset eder Birbirinden uzak ayrı yerde yaşayıp, aralarında ilgi bulunmayan kimseler arasında, birbirleriyle ilgi bulunmadığı için haset de bahis konusu olmaz. Bir kimse, karşısındakinin kibirlenmesine dayanamaz, aralarında düşmanlık veya rekabet bulunduğu vakit haset edebilir. Bunlar sık sık karşılaşırlar. Biri diğerinin görüşüne uymazsa, öteki ondan nefret eder, ona karşı böbürlenmeye başlar. Bunun içindir ki, âlim âlime haset eder de abide haset etmez, abid de, başka bir abide haset eder, fakat bir âlime haset etmez. Aynı şekilde yazar yazara, tüccar tüccara haset eder. Kısaca herkes kendi mesleğinden olana haset eder. Bir kimse, daha çok kardeşine haset eder. Tüccarın maksadı diğer tüccar ile birleşir. Aynı zamanda komşu olduğu tüccar ile uzaktaki arasında da fark vardır. Bütün bu sebeplerle, kendisine yakın olan meslektaşına daha çok haset eder. Bunun gibi, bir pehlivan, bir yazara değil, başka bir pehlivana haset eder. Çünkü onun maksadı yazı ile değil pehlivanlıkla şöhret kazanmaktır. Bütün bu hasetlerin aslı düşmanlıktır. Düşmanlığın aslı da menfaat çatışmasının bir noktada birleşmiş olmasıdır. Bu da, menfaatleri ayrı veya uzaklarda bulunanlar arasında değil, menfaatleri müşterek olup, birbirine yakın olan kimseler arasında olur. Bu sebeple bunlar arasında haset çoğalır. Haset eden, her tarafta tek olarak anılmasını ister, kendi sahasında karşısına rakip olarak çıkacak herkese, nerde olursa olsun haset eder, fakat bu azdır. Bütün bunların kaynağı, dünya sevgisidir. Hakiki din âlimleri arasında ise çekemezlik yoktur. Hepsinin maksadı, kullar indinde değil, Allah katında mevki sahibi olmaktır. Gerçek âlim, herkesin kendisinden daha bilgili ve daha iyi müslüman olmasını ister. Fakat âlim geçinenler, ilimleri ile menfaat peşinde koştukları için birbirine haset eder. Hakkın adaletine kızılmaz Haset, bir kalb hastalığıdır. Kalb hastalıkları, ancak ilim ve amel ile tedavi edilir. Hasedin zararı insanın kendisinedir, haset edilene bir zararı yoktur. Haset sebebiyle Allah’ın taksimatına rıza gösterilmemiş olur. Onun adaletine kızılmış olur. Bu ise tevhidin özüne aykırıdır. Ateş odunu yakıp yok ettiği gibi, haset de amelleri yok eder. Sen haset ettikçe, içinde bir ateş yanar, kendi kendini kemirir, perişan olursun. Haset edilenin nimetini Allahü teâlâ artırır. Onun nimeti arttıkça senin de hastalığın artar, sıkıntı içinde kıvranır durursun. Göğsün daralır, uykun kaçar ve bu hastalık ölüme kadar götürür. Zaten düşmanın istediği de budur. Sen onun perişanlığını isterken, kendin perişanlığa düşmüş olursun. Bununla beraber senin hasedinin onun elindeki nimete bir etkisi olmaz. Hatta ahirette, seni sıkıntıya düşürdüğü için hasetten vazgeçmen gerekir. Çünkü faydasız bir sıkıntıdır. Allah’ın gazabına uğramaya çalışmaktan daha büyük ne olur? Haset etmekle kimseye bir zarar veremezsin. Neymiş onun arabası senin arabandan iyi imiş. Onun evi, daha geniş ve daha uygun bir semtte imiş. N’olacak yani, senin hasedin, Allahü teâlânın ona takdir ettiği nimete mani olabilecek mi? İmkansız... Şayet sen, hasedin sebebiyle onun nimetinin yok olacağını düşünürsen, bu bir ahmaklıktır. Çünkü, eğer nimetler haset ile yok olsa, hiç kimsede hiçbir nimet, hatta iman nimeti de kalmazdı. Hasede sebep olan şeyler Sual Haset nedir ve hasede sebep olan şeyler nelerdir? CEVAP İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki Haset, bir kimsenin elindeki nimeti ona çok görüp, onun elinden gitmesini istemek demektir ve haramdır. Ancak kötü birinin, eline geçen servet ile fitne uyandırdığı, bu sebeple ara bozup herkese eziyet ettiği zaman, bu nimetin onun elinden çıkmasını istemek, bu adamın bu varlığına memnun olmamak, günah değildir. Çünkü, sen onun yok olmasını, nimet olduğu için değil, onu kötülükte kullandığı için istiyorsun. Şayet adam yaptığı fesatlıktan vazgeçseydi, onun elindeki nimete üzülecek değildin. Allahü teâlânın taksimatındaki kazasına rıza göstermemek, hasedin haram olduğuna delâlet etmektedir. Sana zararı dokunmayan bir müslümanın rahata ulaşmasına hoşlanmamak, hasetten başka şey değildir. Hasedin dereceleri 1- Haset ettiği kimsenin elindeki nimetin yok olmasını istemektir. Bu nimet ister kendi eline geçsin, ister geçmesin, yeter ki onda bulunmasın. Hasedin en kötü olanı budur. 2- Haset ettiği adamın elindeki nimetin, kendi eline geçmesini istemektir. Mesela, adamın güzel evi veya güzel arabası var, yahut üstün mevkidedir. Adamın, “Bunlar benim olsa” demesidir. Bunun arzusu o nimete sahip olmaktır. Maksadı, o nimeti kendisinin elde etmesidir. Yoksa birincisinde olduğu gibi, “Ne onda, ne de bende olsun” şeklinde değildir. Başkası bu nimetten neden istifade ediyor, demiyor, ben neden istifade edemiyorum, diyor. Ondaki nimet bende olsun demek uygun değildir. 3- Ondaki nimetin benzerinin kendisinde olmasını istemesidir. Şayet kendi eline onun gibisi geçmeyecekse, onda da olmasın diye, arzu etmesidir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki Allah’ın kiminizi kiminizden üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri ummayın! [Nisa 32] 4- Onda olan nimet gibi bir nimetin de kendi elinde bulunmasını arzu etmek, fakat onun elindeki nimetin elinden çıkmasını istememektir. İşte bu, dünyalık hususunda ise affedilmiştir. Hasede sebep olan şeyler 1- Düşmanlık İnsan, kendisine veya bazılarına yaptığı kötülük sebebiyle birine düşmanlık eder, kin besler. Kin ise intikam ile yatışır. Düşmanına bir felaket geldiği zaman, bunu kendi kerametine hamlederek buna sevinir ve bunu kendi mükafatı sanır. 2- Çekememek Varlık sahibinin üstünlük taslaması onun ağrına gider. Emsallerinden biri mevki, ilim veya servet sahibi olduğu takdirde, kendisine karşı kibirleneceklerinden, kendisinin buna dayanamıyacağı için haset eder. Yani hasedi, kendi kibrinden dolayı değil, karşısındakinin kibrine dayanamıyacağından dolayıdır. 3- Kibir Kibirlenip, karşısındakini küçük görüp kendine hizmet ettirmesi ve bütün arzularında kendi emrinde olması isteğidir. Birinin başına bir devlet kuşu konsa, buna haset eder. Kâfirlerin çoğunun Resul-i Ekrem efendimize karşı hasedi, Onun kendilerine karşı ululuk iddia etmesi korkusundandır. Biz ulu kimseler iken bir öksüz nasıl olur da başımıza geçer ve biz ona nasıl boyun eğeriz dediler. 4- Şaşkınlık Aynı tahsilli, aynı yaşta ve aynı memleketli olmasına rağmen bazı arkadaşlarının mal, mülk sahibi olmalarına hayret edip kıskanır. 5- Gayesine ulaşamama korkusu Bu da iki kişinin bir maksatta birbirine üstünlük arzusuna dayanır. Arzusuna tek başına ulaşabilmekte kendisine yardımcı olan her nimete, öbürü haset eder. Birinin o arzuya erişip diğerinin erişememesi hâlinde birbirine haset ederler. Ana-babanın sevgisini kazanmaktaki evlatların yarışması, talebelerin hocalarının sevgisini kazanmaktaki yarışmaları, gazetecilerin okuyucu çekmek için yarışması ve birbirine haset etmeleri hepsi bu kısımdandır. Her iki tarafın maksadı aynıdır. Maksatlarına ulaşmakta birbirine haset ederler. 6- Lider olma sevdası Bir kimse, herhangi bir ilim dalında, parmakla gösterilen tek bir insan olmayı arzu eder. Övülmek sevgisi kendisine galebe çaldığı zaman, insanlar tarafından, “İşte bu kimse, kendi sahasında zamanının tek insanıdır, emsâli yoktur” gibi sözlerle övülünce, buna sevinir. “Falan yerde de bu sahada üstün biri var” diye duyduğu zaman canı sıkılır. Bu kişinin, kendisiyle ortak olan bu varlığının, elinden gitmesini ve hatta ölümünü bile arzu eder. Bu ortaklık mevkide, ilimde, sanatta, güzellikte, servette ve benzerlerinde olabilir. Cihanda emsâlsiz ve tek kalması sebebiyle sevindiği her hususta durum aynıdır. Burada hasedin sebebi tek başına otorite olmak sevdasından başka bir şey değildir. Yahudi âlimleri, Resul-i Ekremin hak peygamber olduğunu bildikleri halde, başkanlıklarının elden gideceğinden korktukları için, Peygamber efendimize haset ederek inkâra kalkıştılar. 7- Kötü huy Hiçbir sebep olmadan kötü huyu, cimriliği sebebiyle kimsede bir varlık görmek istemez ve onlara haset eder. Ona, bu nimetlere Allahü teâlânın mazhar kıldığı bir kimsenin iyiliklerinden bahsedilince, canı sıkılır. Bu kişi, daima başkalarının gerilemelerini seven ve Allahü teâlânın lütfuna cimrilik gösteren bir insandır. Kimi de var, başkasının malında cimrilik eder, yani başkasının malını da başkasına reva görmez. Aralarında hiçbir alaka bulunmadığı halde, Allahü teâlânın kullarına verdiği nimete cimrilik eder ve onlara haset etmeye başlar. Bunun kötü huyluluktan başka bir sebebi yoktur. Bunun tedavisi pek zordur. Hazret-i Enes anlatır Resul-i Ekrem, Şimdi içeri Cennetlik bir zat girecektir buyurdu. Az sonra, Ensardan, bir adam çıkageldi. Ertesi gün, Resul-i Ekrem yine önceki gibi söyledi. Yine aynı adam çıkageldi. Üçüncü gün de aynı şey oldu. Abdullah bin Amr, o adamın evinde birkaç gün misafir kaldıktan sonra şunları anlattı - Üç gece onunla kaldım. Gece kalkıp namaz kılmadı. Bizlerden fazla bir ibadet yapmadığı halde Cennetlik oluşunun sebebini anlayamadım. Adama dedim ki - Resulullah seni niçin övüyor? - Hiç kimseye haset etmem. - Şimdi anlaşıldı. Seni o dereceye ulaştıran budur. İ. Ahmed Hazret-i Musa’nın imrendiği zat Musa aleyhisselam, salih bir zata imrenip, kim olduğunu sordu. Allahü teâlâ, Bu zat, şu üç amel ile bu mertebeye ulaşmıştır Kimseye haset etmedi, ana-babasına âsi olmadı ve söz taşımadı buyurdu. Hazret-i Zekeriyya da Allahü teâlânın şöyle buyurduğunu haber veriyor Haset eden kimse, nimetime düşman olan, kazâma kızan, kullarım arasındaki taksimatıma razı olmayan biridir. Hazret-i Safiyye anlatır Bir gün, babam amcama sordu - Bu Peygamber hakkında ne diyorsun? - Hazret-i Musa’nın müjdelediği Peygamberdir. - O halde niçin iman etmiyorsun? - Bizden gelmediği için, ölünceye kadar düşmanlık edeceğiz. İşte hasedin vardığı acı nokta... Hasedin zararları Haset edilen kimse, senin zulmüne uğramış, bir mazlumdur. Hele haset edip çekiştirir, kötülüklerini söylersen, bunlar senin ona verdiğin hediyelerdir. Hep onun ekmeğine yağ sürmüş oluyorsun. Yani ona ibadetlerinin sevabını verip, onun günahlarını yükleniyorsun. Böylece kıyamette müflis olacaksın. Düşman, hasmının beladan belaya uğramasını ister. Haset hastalığı ile senin yüklendiğin bela, bütün felaketlerden büyüktür. Düşmanlarının en büyük arzuları kendilerinin refahta, hasımlarının sıkıntıda olmalarıdır. Sen kendi kendine onların arzularına uymuş oldun. Bunun için düşmanın, senin ölmeni değil, böylece sürünmeni, ellerindeki nimetlere bakarak haset ateşi içinde hep kıvranmanı isterler. Bunları düşünebilirsen, kendi kendinin düşmanı ve düşmanının dostu olduğunu kolaylıkla anlamış olursun. Çünkü davranışın, dünya ve ahirette senin aleyhine, hasmının lehinedir. Bu işin zararı senin, kârı onundur. Herkesin yanında nefret edilirsin. Allah katında da kötü birin. Sen istesen de istemesen de haset ettiğin kimsenin nimeti devam eder gider. Eğer ahiretteki hâlini rüyada bile görebilseydin, korkunç bir manzara ile karşılaşırdın. Hâlin, tıpkı, öldürmek için düşmana kurşun atan, fakat mermisi geri teperek gözüne isabet edip gözünü çıkaran ve buna fazla sinirlenerek ikinci kurşunu atan ve ikinci mermi de aynı şekilde geri teperek diğer gözünü çıkaran, buna daha da sinirlenerek attığı üçüncü kurşunun yine kendi beynine saplanan ve hasmı esenlik içinde bulunan kişinin durumuna benzer. O, durmadan hasmını hedef alıp kurşun atar, mermiler ise geri teperek kendisine isabet eder. Bunun bu hâline, düşmanları kahkaha savurur. İşte şeytan böyle maskara eder. Haset edenin durumu bundan da fecidir. Çünkü bu kişinin hasmına atıp tersine dönerek kör olmasına sebep olduğu gözleri, nihayet ölüme kadar yaşayacak ve ölüm ile onlar da yok olacaktı. Ama hasetten meydana gelen günah, ölüm ile yok olmaz. Bu sebeple Allahü teâlâyı öfkelendirir ve Cehenneme girer. Gözünün kör olması, Cehenneme girip Cehennemin kendisini yakmasından, elbette çok daha hafiftir. Şu işe bak! O, haset ettiği kimsenin nimetinin elinden alınmasını isterken, Allahü teâlâ o nimeti almadığı gibi, ötekini sıkıntıdan sıkıntıya sokmuştur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki Kişi kazdığı kuyuya kendi düşer. [Fatır 43] Çok kere düşmanı için istediği aynen kendi başına gelir. Bunlar, hasedin ilim ile tedavisidir. Eğer akl-ı selim ile düşünürsen, haset ateşini kalbinde söndürürsün. Çünkü hasedin, kendini helak ettiğini, düşmanını sevindirdiğini, haset sebebiyle huzurunun bozulduğunu ve neticede Allahü teâlânın hışmına uğradığını bilirsin. Hasedin amel ile tedavisi şöyledir Haset arzularının aksini yapmakla hasedini tahakküm altına alırsın. Mesela, hasmını kötülemek istersen, hemen onu öv, kibretmek istersen tevazu göster, ondan özür dile, şayet vermemeyi teklif ederse, vermeye gayret et! Yapmacık da olsa tatlılık, kini ortadan kaldırır ve gönülleri birbirine bağlar. Bu sayede kalb, haset hastalığından kurtulur. Haset edilen kimse, senin böyle zoraki yaptığını bilse de, yine memnun kalır ve seni sevmeye başlar, bu suretle karşılıklı sevgi başlar ve haset hastalığı da kaybolur. Çünkü tevazu, övmek ve sevgisini bildirmek, karşısındakine etki ederek onu sever. Zoraki yaptığı iyilikler, zamanla huy haline gelir. Böylece hasetten kurtulmuş olursun. Elbette bu arada şeytan boş durmaz, senin bu durumun onu çok üzer, sana münafıklık yapıyorsun diye vesvese verir. Sen de, münafıklık zilletine düşmeyeyim diye sakın şeytanın oyununa gelme! Hastalıklar acı ilaçlarla tedavi edilir. İlacın acılığına dayanamayan, şifanın zevkine eremez. Hasedin tedavisinde kullanılan, düşmana karşı alçak gönüllülük, onu övme gibi hâllerin acılığını, ancak yukarıda bildirilen manaları bilmek kolaylaştırır. Ayrıca Allahü teâlânın kazasına rıza ile elde edilecek sevap, Allah’ın sevdiğini sevmek de bu güçlüğü yener. Murada ermemek zillettir. Bu zilletten kurtuluş ancak iki şeyin biriyle mümkündür. Ya dilediğin şey olacak veya olacak şeyi dileyeceksin. Birincisi senin elinde olmadığı için, bu hususta uğraşmak manasızdır. İkincisi ise mücahede ve riyazet ile mümkündür. O halde akıllı olan, bu ikinci çareye başvurur. [Riyazet, nefsin arzularını yapmamak demektir. Nefs ahmak olduğu için her istediği kendi zararınadır. Nefs daima haramları ister. Mücahede ise, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Nefsimiz, iyilik ve ibadet etmemizi istemez. Nefse, günahlardan kaçmak, ibadet etmekten daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır.] İhya Mümine kâfir diyenin kendisi kâfir olur Sual Bazı kimseler, haset yüzünden çok iyi tanıdığım bir müslümana yahudi diyorlar. Halbuki bildiğiniz gibi, bir kimse istediği dini seçebilir. Fakat hiç kimse yahudi olamaz. Yahudi olmak için yahudi olarak doğmak şarttır. Böyle haset ederek bir müslümana yahudi demenin dindeki yeri nedir? CEVAP M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki Haset etmek, Allahü teâlânın takdirini değiştirmez. Hasetçi, boşuna yorulmuş, üzülmüş olur. Üstelik büyük günaha girmiş olur. Haset, sinirleri bozar, ömrün azalmasına sebep olur. Hasedin, haset edilene dünyada ve ahirette hiç zararı olmaz. Üstelik faydası olur. Haset ettiği kimsede nimetlerin azalmadığını, arttığını [kervanın yürüdüğünü] görerek sinir krizleri geçirir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Mümin imrenir, münafık haset eder. [İ. Maverdi] Haset edenler benden değildir, ben de onlardan değilim. [Taberani] Berika’daki bu yazı, hasedin ne kadar kötü olduğunu göstermektedir. Hasetçinin yalan söylemesi, iftira etmesi ayrı bir günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Bir müminde her haslet bulunabilir. Ancak hıyanet ve yalan bulunamaz. [İbni Ebi Şeybe] Yalan, münafıklıktan bir kapıdır. [İbni Adiy] Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki Yalan söyleyenler, iftira edenler, ancak Allahü teâlânın âyetlerine inanmayanlardır. İşte onlar, yalancıların tâ kendileridir. [Nahl 105 Beydavi] Hadis-i şerifde de buyuruluyor ki Yalan, imana aykırıdır. [Beyheki] İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki Böyle kimselerin bozuk sözlerine üzülmeyiniz! Kur'an-ı kerimde, Herkes, kendine uygun işi yapar buyuruluyor. İsra 84 [Yani kişinin işi ve sözü, kendinin aynasıdır.] Böyle aşağı kimselerin sözlerine iyi ve kötü karşılıkta bulunmamak daha iyidir. Yalanın sonu gelmez. Onların birbirini tutmayan sözleri, kendilerini rezil etmeye yetişir. Allahü teâlânın aydınlatmadığı kimseye, başkası ışık veremez. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki Allah de, sonra onları bırak! Bozuk işlerinde, daldıkları bataklıkta oynaya dursunlar! [Enam 91, Mektub. 204] Aynı evliya zat yine buyuruyor ki Bir zan ile bir müslümana kötü damgası basmak, yer yer dolaşıp, onu sapık olarak yaymaya çalışmak bir din adamına yakışır mı? Müslüman olan bir kimse, bir insandan dine uygun görünmeyen bir söz işitince, bu söyleyeni incelemelidir. Söz sahibi, sapık ve zındık ise, buna doğrusunu söylemeli, sözünde iyi mana aramamalıdır. O sözün sahibi müslüman ise, onun sözüne iyi mana vermeye uğraşmalıdır. Eğer faydalı olmak için değil de, bir müslümanı kötülemek için yapılıyorsa, buna bir şey diyemem. [ Suizan ederek bir müslümana kâfir denmez. Bir savaşta, kelime-i şehadet getiren birini öldüren kimseye, Resulullah efendimiz, Kelime-i şehadet söylerken niçin öldürdün? buyurdu. O kimse de, Dili ile söylüyordu, kalbi ile inkâr ediyordu dedi. Kalbini yarıp da baktın mı? diyerek onu azarladı. Onun için, günahkâr da olsa, mümine kâfir demekten sakınmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki Mümine kâfir diyenin, kendisi kâfir olur. [Buhari] Haset, gayret ve kıskançlık Başkasının, kendinden üstün olan her şeyini kıskanan, yani ondaki üstünlüğün, yalnız kendinde olmasını isteyen insana, kıskanç denir. Bu hâl, insanlığın en kötü huylarından biridir. Kıskanç insan, ömrü boyunca rahatsız insandır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Haset etmeyin, ateş odunu yaktığı gibi, haset de ibadetlerin sevaplarını giderir. [İbni Mace] Haset eden, onu gıybet eder, çekiştirir. Onun malına, canına saldırır. Kıyamet günü, bu zulümlerinin karşılığı olarak, yaptığı iyilikler alınarak ona verilir. Haset edilendeki nimetleri görünce, dünyası azap içinde geçer. Uykuları kaçar. Hayır, hasenat işleyenlere, on kat sevap verilir. Haset bunların dokuzunu yok eder, biri kalır. Küfürden başka hiçbir günah, hasenatın sevaplarının hepsini yok etmez. İslamiyet’e önem vermeyerek haram işlemek ve küfre sebep olan işleri yapmak, sevapların hepsini yok eder. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Eski ümmetlerden iki kötülük haset ve kin size bulaştı. Dinlerini haset ve kinle yıktılar. [Tirmizi] Haset etmek, Allahü teâlânın takdirini değiştirmez. Boşuna üzülmüş, yorulmuş olur. Kazandığı günahlar da, cabası olur. Hiçbir hasetçi muradına kavuşmaz, kimseden saygı görmez. Haset, sinirleri bozar. Ömrünün azalmasına sebep olur. Haset olunanın, dünyada ve ahirette, bundan hiç zararı olmaz. Hatta faydası olur. Haset edenin ömrü üzüntü ile geçer. Haset ettiği kimseden nimetlerin azalmadığını, hatta arttığını görerek, sinir krizleri geçirir. Hasetten kurtulmak için, ona hediye göndermeli, onu övmeli, ona karşı tevazu göstermeli, onun nimetinin artmasına dua etmelidir. Haset, kıskanmak, çekememek demektir. Yani, Allahü teâlânın birine vermiş olduğu nimetin ondan gitmesini istemek demektir. Ondan gitmesini istemeyip de, kendisinde de olmasını istemek, haset olmaz. Buna gıpta etmek, imrenmek denir. Gıpta güzel bir huydur. İslamiyet’in ahkamına, yani farzları yapmaya ve haramlardan sakınmaya riayet eden, gözeten salih kimseye gıpta edilmesi vaciptir. Dünya nimetleri için gıpta etmek tenzihen mekruh olur. Birinde bulunan kötü, zararlı şeyin gitmesini istemek, gayret olur. Gayret gösterene de gayur denir. Gayret, bir kimsede olan hakkına, onun başkasını ortak etmesini istememektir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Mümin gayur olur. Allahü teâlâ ise daha gayurdur. [Müslim] Allahü teâlâdan daha gayuru yoktur ve mümine gayret ettiği için fuhşu yasaklamıştır. [Buhari] Namusunu kıskanmayana deyyus denir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Allahü teâlâ, Cenneti yaratınca, “deyyus senin kokunu bile duyamaz” buyurdu. [Deylemi] Allahü teâlânın gayret etmesi, kulunun kötü, çirkin şey yapmasına razı olmamasıdır. İnsanın Allahü teâlâya gayret etmesi, haram işlenmesini istememekle olur. Yusuf aleyhisselamın, Sultanın yanında benim ismimi söyle! demesi gayret-i ilahiyyeye dokunarak, senelerce zindanda kalmasına sebep oldu. İbrahim aleyhisselamın, oğlu İsmail’in dünyaya gelmesine sevinmesi, gayret-i ilahiye dokunarak, bunu kurban etmesi emrolundu. Allahü teâlânın çok sevdiklerine, bazı evliyaya böyle gayret etmesi çok vâki olmuştur. Müslümana kâfir demek Sual Bazı Müslümanlar için, Bunlar, Bizans’ın torunlarıdır. Bunların namazları, kabul olmaz. Bunlara herhangi bir şekilde yardım edenler, Cehenneme bilet kesmişlerdir diyerek, açıkça kâfir olduklarını söylemek, küfür değil midir? CEVAP İslam âlimleri buyuruyor ki Küfür isnadı, iki başlı ok gibidir. Oku atınca, karşı taraf kâfirse orada kalır, şayet değilse, ok geri döner sahibini vurur, yani söyleyen kâfir olur. Fıkıh kitaplarında da, kendisine kâfir denilen kimse kâfir değilse, Müslüman ise, söyleyenin kâfir olacağı bildiriliyor. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir Mümine kâfir diyenin, kendisi kâfir olur. [Buhari] Kıskanmak ve imrenmek Sual Dinimizde kıskançlık yasaktır ama Peygamber efendimizi gören ve Onun zamanında yaşayanları ister istemez kıskanıyoruz, bu günah olur mu? CEVAP Ona kıskanmak denmez, imrenmek denir. İmrenmek sevaptır, insan, rahatsız insandır Sual Kıskanç, hasetçi kimseler, kıskançlıkları sebebiyle, kendilerini rahat, huzurlu mu zannediyorlar? Cevap Başkasının, kendinden üstün olan her şeyini kıskanan, yani ondaki üstünlüğün, yalnız kendinde olmasını isteyen insana, kıskanç denir. Bu hâl, insanlığın en kötü huylarından biridir. Kıskanç insan, ömrü boyunca rahatsız insandır. Böyle insanlar, kendinden aşağı olan insanı görmez de, kendinden yüksek ve varlıklı insanın her şeyini görür ve onu kıskanır. Kıskanç insan, Allahü teâlânın kendisine verdiği şeylere razı olmayan insan demektir. Allahü teâlânın verdiğine razı olmayan insandan Allahü teâlâ da razı olmaz. Allahü teâlânın bir insandan razı olmaması ise, felaketlerin en büyüğüdür. Artık o insan, dünyada da, ahirette de hüsran içindedir, yani zarardadır. Bunun için, kendisinde kıskançlık ve haset duygusu olduğunu görenler yavaş yavaş bu huylarından kendilerini istedikleri kadar ıslah edebilir. Kıskançlıktan kurtulanlar rahat ve huzura kavuşur. Bu iş, zenginlik ve fakirlik işi değildir. Bu iş, kalbin zenginliği ve fakirliği işidir. Nice fakirler vardır ki, bir lokma ekmeği kazandığı zaman, Allahü teâlâya şükreder ve zenginlerin hâlini düşünmez bile. Nice zenginler de vardır ki, milyonlarına daha birkaç milyon ekleyemediği için üzüntü insan, başka bir insanın kendinden iyi giyinmesini, iyi yaşamasını hazmedemez. Yani onun boyunu posunu, güzelliğini, çalışkanlığını, başarısını kıskanır. Daha kötüsü, onun başına gelen fenalıklara sevinir. İşte bu hâl, kıskançlığın en kötü derecesidir. Böyle insandan Allahü teâlânın yardımı kesilebilir. Daha da mahrum olurlar. İyi kalpli ve herkesin iyiliğini isteyen insan, Allahü teâlânın himayesinde demektir. Peygamber Efendimiz; Bir Müslüman, kendisine istediği bir iyiliği, başka bir Müslüman için istemezse ve bir Müslüman, kendisine gelecek bir kötülüğü, istemediği hâlde, o kötülüğü başka bir Müslüman için isterse, onun imanı tam değildir buyurmuştur. Yani Peygamber Efendimiz, yalnız kendisini düşünenleri beğenmiyor. Başka Müslümanları düşünenleri beğeniyor ve öyle yapmalarını istiyor. Bütün dünya, Peygamber Efendimizin bu emirlerini yapmış olsa, dünyada kavga, gürültü kalır mı?Sual Birisinde iyi bir şey görünce, bundan bende de olsun demenin dinen mahzuru olur mu? Cevap İnsan bir kimsede bulunan nimetin ondan gitmesini istemeyip, kendisinde de bulunmasını isterse, bu haset olmaz. Buna gıpta etmek, imrenmek denir. Gıpta etmek, güzel bir huydur. İslâmiyetin ahkamına, yani farzları yapmaya ve haramlardan sakınmaya riayet eden, gözeten salih kimseye gıpta edilmesi vaciptir. Dünya nimetleri için gıpta etmek tenzihen mekruh olur. Selam dostlarım, konumuzda Haset ile ilgili sözler, Kıskançlık ve haset Sözleri, Haset ile ilgili ayetler, Haset insanlara Kapak Sözler, Haset ile ilgili atasözleri, Haset ile ilgili Hadisler, Başkalarının hayatını kıskanmak ile ilgili Sözler, Haset etmek ile ilgili atasözleri ve deyimler, Kıskançlık ile ilgili sözler, Haset Sözleri ve Mesajları, Hırs ve kıskançlık ile ilgili sözler aramalarında sizlere yardımcı olacak şekilde paylaşımlar yapmaya çalışacağız. Sizler de Haset ile ilgili güzel sözler paylaşmak isterseniz yorum bölümünden ekleyebilirsiniz. Yorumlarınız bizlere daha iyi paylaşımlar yapmak için yol gösterecektir. / Türkiye’nin en geniş Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri ve deyimler platformu // Bizleri her türlü sosyal medyadan takip edebilirsiniz. Konumuzun altında linkler mevcuttur. Haset ile ilgili sözler Hasedi terk et, kendini başkalarına medh etme. Akşemsettin Hased, nefis köpeğinin sıfatıdır. Çünkü o, dünyâ leşinin başında durmaktadır. Burhaneddin Tirmizi Kendini beğenmişlik uğursuz bir şeydir, eldeki güç onu besler ve haset insanoğluna daha doğduğu andan itibaren pençesini geçirir. Bu iki kusur insanı canavar haline getirir; cinayetlerin yarısı kendini beğenmişlikten, öbür yarısı hasetten gelir. Heredot Dünyada en huzursuz kimse kalbinde haset ve kin taşıyanlardır. İmam Şafii Hased, İnsanların duyguları içinde en can sıkıcı ve devamlı olanıdır. Bacon Hasudun rahatı olmaz. Sinan Paşa Hasedci için, başkasının mutsuzluğundan daha hoş ve başkasının mutluluğundan daha katlanılmaz bir şey yoktur. Spinoza Büyük meziyetler sahibi olmanın en gerçek alameti, hasedsiz olmaktır. La Rocbefoucauld Zahida, aklına ehl-i hikemin olma hasud, vermeyince sana Ma’bud ne yapsın. Mahmud. Şinasi Hayatta hiç başarı gösteremeyenler, kendilerini, başkalarının başarılarını küçümsemekle teselli eder. Ongun Haset, başkasının balını kendi ağzına zehir etmektir. Cenap Şahabettin Ateşin odunu yemesi gibi haset de iyilikleri yer. Hz. Muhammed sav. Haset insanın alçaltan, küçülten bir duygudur. Tolstoy Haset, demokrasinin temelidir. Bertrand Russell Ne mutludur o kişiye ki yoldaşı haset değildir. Mevlâna Haset, özünde Allah’ın yaptığından razı olmamaktır. Haset başkasının balını kendi ağzına zehir etmektir. Cenap Şahabettin Mümin kalbinde imanla haset bir arada bulunmaz. Beyheki Haset edenin huzuru, çabuk darılanın dostluğu ve yalancının yiğitliği olmaz. Hz. Ali Dünyada en huzursuz kimse, gönlünde haset ve kin tutandır. İmam-ı Şafi Yıkamakla geçmeyen tek pislik, kalplerde bağlanmış haset ve art niyettir. Haset, güneş gibidir. Yamaçlara, bayırlara, düzlüklerden daha çok vurur. Francis Bacon Haset edenlerin kötü sözleri, öfkeleri ve kinleri sadece kendilerine zarar verir. Büyük meziyetlere sahip olmanın en gerçek alameti, hasetsiz olmaktır. La Rochefoucauld Nimet sahibi olup da hasetçilerin hasedinden salim kalan yoktur. Hz. Ömer Kıskanç birine beddua etme, onun peşindeki haset gibi bir düşman zaten ona yeter. Sadi Şirazi Haset edenin sevgisi sözlerinde görülür. Kinini işlerinde gizler. Adı dost, fiili düşmancadır. En hakiki düşmanlarımız kalbimizde yaşayan üç şeydir. Hırs, haset ve kıskançlıktır. Abdülkadir Geylani İnsanlar ya korktukları yahut da gıpta ve haset ettikleri şeylerden nefret ederler. Machiavelli Başkalarına ait bir şeye göz koyup haset ediyorsanız, unutmayın ki elinizdekini de yitiriyorsunuz demektir. Epiktetos Haset insan, kendini daima başkalarıyla kıyaslar. Kıyaslama olmayan yerde haset olmaz. Francis Bacon Başkasının kısmetine haset etmek en büyük cahilliktir. Senin kısmetin başkasına, başkasının kısmeti sana geçmez. Abdülkadir Geylani Bir kişiyi layığından fazla övmek riyadır, dalkavukluktur. Layığından az övmekse ya dilsizlikten ileri gelir ya hasetten. Hz. Ali Her servet haset yaratır, iştah uyandırır. İnsanın hiçbir şeyi olmamalı. O zaman dünyaya sahip demektir. Panait İstrati Gönlünde kin, haset olmayan bir kişiye haset eder, hakkında yanlış düşünürsen; o hasedin yüzünden senin gönlünde karanlıklar çöker. Mevlâna Bir yağmur yağsın istiyorum. Tüm yüreklere bütün kötülükleri temizlesin. Tertemiz olsun köşe bucak. Kalmasın bir damla kin, haset. Haset, kıskançlık, hırs, her çeşit açlık, bunların tümü tutkudur. Sevme ise zorlama olmadan sadece özgür olduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir. Erich Fromm Haset ile ilgili sözler konumuzdan sonra Konumuz ile ilgili diğer başlıklarımıza aşağıda verdiğimiz linklerden kolayca ulaşabilirsiniz. Semih YAŞAR Kıskançlık ile ilgili Ayetler Veda sözleri, Veda mesajları Bilgi ve Cehâlet Üzerine En Ünlü Sözler Kıskançlık ile ilgili hadisler Kıskançlık ile ilgili sözler Bakara / 109. Ayet وَدَّ كَث۪يرٌ مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُمْ مِنْ بَعْدِ ا۪يمَانِكُمْ كُفَّارًاۚ حَسَدًا مِنْ عِنْدِ اَنْفُسِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّۚ فَاعْفُوا وَاصْفَحُوا حَتّٰى يَأْتِيَ اللّٰهُ بِاَمْرِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ Ehl-i kitaptan birçoğu, sizi imanınızdan vazgeçirip yeniden küfre döndürmeyi isterler. Onlar, Hz. Muhammed’in peygamberliği ile ilgili gerçeği apaçık gördükten sonra, sırf içlerindeki kıskançlık yüzünden böyle yaparlar. Artık Allah’ın emri gelinceye kadar onları kendi halinde bırakın ve serzenişte bulunmayın. Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü yeter. Nisâ / 54. Ayet اَمْ يَحْسُدُونَ النَّاسَ عَلٰى مَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ۚ فَقَدْ اٰتَيْنَٓا اٰلَ اِبْرٰه۪يمَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَاٰتَيْنَاهُمْ مُلْكًا عَظ۪يمًا Yoksa onlar, Allah’ın lutuf ve kereminden bağışladığı nimetlerden dolayı insanları mı kıskanıyorlar? Evet, biz İbrâhim’in soyuna kitabı ve hikmeti verdik; onlara büyük bir mülk ve hâkimiyet bahşettik. Fetih / 15. Ayet سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ اِذَا انْطَلَقْتُمْ اِلٰى مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعْكُمْۚ يُر۪يدُونَ اَنْ يُبَدِّلُوا كَلَامَ اللّٰهِۜ قُلْ لَنْ تَتَّبِعُونَا كَذٰلِكُمْ قَالَ اللّٰهُ مِنْ قَبْلُۚ فَسَيَقُولُونَ بَلْ تَحْسُدُونَنَاۜ بَلْ كَانُوا لَا يَفْقَهُونَ اِلَّا قَل۪يلًا Siz Hayber’deki ganimetleri almaya gittiğinizde Hudeybiye seferinden geri kalanlar “Bırakın, biz de sizin peşinizden gelelim” diyecekler. Onlar, Allah’ın hükmünü değiştirmek istiyorlar. De ki “Siz bizimle asla gelemezsiniz; çünkü Allah daha önce hakkınızda böyle buyurdu.” Bu kez “Aslında siz bizi kıskanıyorsunuz” diyecekler. Bilakis onlar, meselenin özünü kavrayamayan anlayışı kıt kimselerdir. Felâk / 5. Ayet وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ “Kıskandığında hasetçinin şerrinden!” Bakara / 90. Ayet بِئْسَمَا اشْتَرَوْا بِه۪ٓ اَنْفُسَهُمْ اَنْ يَكْفُرُوا بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بَغْيًا اَنْ يُنَزِّلَ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ عَلٰى مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ۚ فَبَٓاؤُ۫ بِغَضَبٍ عَلٰى غَضَبٍۜ وَلِلْكَافِر۪ينَ عَذَابٌ مُه۪ينٌ Onlar, Allah’ın dilediği kuluna lutufta bulunarak peygamberlik vermesini kıskandılar da, Kur’an’ı inkâr ederek kendilerini ne kötü bir şeye sattılar. Böylece onlar gazap üstüne gazaba uğradılar. Zâten kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır. Bakara / 213. Ayet كَانَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّٰهُ النَّبِيّ۪نَ مُبَشِّر۪ينَ وَمُنْذِر۪ينَۖ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ ف۪يمَا اخْتَلَفُوا ف۪يهِۜ وَمَا اخْتَلَفَ ف۪يهِ اِلَّا الَّذ۪ينَ اُو۫تُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْۚ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا ف۪يهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِه۪ۜ وَاللّٰهُ يَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ İnsanlar, başlangıçta aynı dine inanan tek bir ümmetti. Sonra kimi iman kimi inkâr ederek anlaşmazlığa düştüler de Allah onlara, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler gönderdi. Anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hakem olması için o peygamberlere dinî gerçekleri içeren kitaplar indirdi. Ancak Ehl-i kitap, kendilerine apaçık gerçekler geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden o gerçek hakkında anlaşmazlığa düştüler. Sonra Allah, kendi iradesiyle, onların anlaşmazlığa düştükleri konuda, iman edenlere doğru yolu gösterdi. Allah, dilediği kimseyi dosdoğru yola eriştirir. Âl-i İmrân / 19. Ayet اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ۠ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْۜ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَاِنَّ اللّٰهَ سَر۪يعُ الْحِسَابِ Şüphesiz Allah katında tek makbul din İslâm’dır. Ehl-i kitap, ancak kendilerine Peygamber’in hak olduğuna dâir bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Artık kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, şunu bilsin ki Allah, elbette hesâbı çok çabuk görendir. Nisâ / 128. Ayet وَاِنِ امْرَاَةٌ خَافَتْ مِنْ بَعْلِهَا نُشُوزًا اَوْ اِعْرَاضًا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَٓا اَنْ يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًاۜ وَالصُّلْحُ خَيْرٌۜ وَاُحْضِرَتِ الْاَنْفُسُ الشُّحَّۜ وَاِنْ تُحْسِنُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرًا Eğer bir kadın kocasının serkeşliğinden, geçimsizliğinden ve büsbütün kendisinden yüz çevirip uzaklaşmasından korkarsa, o takdirde anlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Karşılıklı anlaşmak, elbette en iyi yoldur. Şu bir gerçek ki nefisler, bencil ve menfaatlerine düşkün olarak yaratılmışlardır. Bu bakımdan ey kocalar, siz eşlerinize güzel davranır ve onlara haksızlık etmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptığınız her şeyden haberdârdır. Tekvir / 24. Ayet وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَن۪ينٍۚ O, kendisine vahiy yoluyla gelen gaybî bilgileri size tebliğ edip öğretmede asla cimri davranan biri de değildir. By - 11 Haziran 2017 Pazar - No Comments HASET VE KISKANÇLIK NEDİR Haset veya kıskançlık, bir kimsenin hayırlı bir işi veya evi, malı, mülkü, ilmi olsa, o kimseden bunların gitmesini, onda olmayıp, kendinde olmasını isteme olup, İslam'da hoş görülmeyen bir davranıştır. Haset duası olarak bilinen Ayet Haşr/10, Hz. Ebu Bekir hakkında nazil olduğu rivayet edildi. Sebebi nüzulu/iniş sebebi hususi bile olsa hükmü ve manası umumi olan bir duadır. İslam'ın ilk yıllarında çeşitli eziyetlere katlanmış ve bu yüzden Mekke'den göç etmiş olan Muhacirler ve onlara tarihte eşi görülmemiş kardeşlik örneğini sergileyen Medineli Ensar. Muhacir ve Ensar'dan sonra kıyamet sabahına kadar gelecek bütün Müslümanlar hep bu duayı yapacaklar, kendilerinden önce yaşamış olan din kardeşlerini hep hayırla yad edeceklerdir. Ayette geçen "ğıllen" kelimesi buğz etmek, haset beslemek, nefret etmek gibi manalara gelir. Buna göre Allah resulünün ashabı hakkında kalbinde kin, haset ve buğz bulunan hiç kimse bu duada kasdedilen müminlerden olamaz. رَبَّـنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِاِخْوَانِنَا الَّذ۪ينَ سَبَقُونَا بِالْا۪يمَانِ وَلَا تَجْعَلْ ف۪ي قُلُوبِنَا غِلاًّ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا رَبَّـنَٓا اِنَّكَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ۟ OKUNUŞU/TÜRKÇE; Rabbeneğfir lenâ ve li ihvâninel lezîne sebegûnâ bil Îmani velâ tec'al fî kulubinâ ğillen lillezîne âmenû, Rabbenâ inneke raûfür rahîm. MANASI "Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin."" Haşr; 10 Bu yazı, dualar, haset ne demek, haset etmek nedir kısaca, haset etmek ile ilgili ayetler, hasetten kurtulmak için dua, kıskançlıktan kurtulmak için okunacak dua ile ilgilidir. Share This Söz Harmanı I'SİTEMİZDE; en güzel dualar, ayetler, hadisler, altın sözler, anlamlı öğütler, altın tavsiyeler, aşk sözleri, aşk şiirleri, şairler ve yazarların hayatları, eserleri ve eğitim ders notları sizlerin istifadesine sunulmaktadır......

haset etmek ile ilgili hadisler ve ayetler