Üniversiteöğrenciliği süresince genetik bilimci H. J. Muller'in laboratuvarında çalıştı.1960'ların başında, bilim adamlarının elinde Venüs gezegeninin yüzeyinin temel özellikleri hakkında bile kesin veriler yoktu. Olasılıkları içeren bir rapor hazırladı. Kendi görüşü gezegenin kuru ve sıcak olduğu yönündeydi. Armen Garo kod adlı Karekin Pastırmacıyan, 1896nın sıcak bir gününde, 14 Ağustos’ta Galata’daki ünlü Osmanlı Bankası’nın ateşli silahlar ve bombalarla birlikte bastığında, bütün İstanbul hiç alışılmamış bir eylemle çalkalanacaktı. Bugünün Bankalar Caddesi, banka, bomba ve silah sesleri ile birbirine girecek, bankayı ele geçirenlerle, kuşatan güçler 20 yüzyılda politik açıdan önemli bir dil olan Rusça, Birleşmiş Milletlerin resmi dillerinden biridir. Rusça dünya üzerinde en çok konuşulan 7. dildir. Rusça Kiril alfabesini kullanır. Çünkü Latin harfleri Rus dilindeki tüm sesleri ifade etmek için yeterli değildir. Rusçada vurgu çok önemlidir. Sual Bir ateistin, cevap verilemez sanarak sorduğu soruları şöyledir:(1- Şeytan, melek, cin, Tanrı ve nazar gibi şeyleri göstermek mümkün olmadığına göre hiçbiri yoktur. Cennet ve Cehennem de öyledir. Gidip gelen mi vardır?2- Evrimleşme devam etmekteyken, dine inananların, tutulmuş akıllarıyla evrime nokta koymaları kabul edilemez. Canlı cansız hiçbir oluşum ilk İnternettedolaşırken aldığım bir bilgiyi sizlele paylaşmak istiyorum. Rus bilim adamları fay kırıklarının yol açtığı sesleri kaydetmek için kazdıkları 15 kilometre derinliğindeki kuyudan garip sesler duydular.Alınan sesleri incelerken fay kırılma sesleri beklerken onlarca insanların haykırmalrına benzer ses kayıtlarına ulaşmışlar.Bu konuda derlemem oldu ekteki RxC1N. Rusya Bilimler Akademisi çözüm üretilmediği takdirde, ülkenin nüfusunun 2050'ye kadar yüzde 43 azalarak 93 milyona gerileyeceğini açıkladı. Uzmanlar ülkenin en büyük sorunu sayılan demografik probleminin çözümü için de beş öneride bulundu Alkol ve sigaraya karşı amansız mücadele, aile politikalarını geliştirme, doğum oranını artırma ve sağlık sistemini iyileştirme. Rus akademisyenlere göre, eğer devlet ortaya attıkları öneriye kulak asmazsa bu durumda nüfus 2050 yılına doğru yüzde 43 azalabilir. Rusya Bilimler Akademisi'ne bağı Bölgesel ve Medeniyetler Araştırması uzmanı Prof. Dr. Andrey Korotayev dahil bilim adamlarının hazırladığı "Kapsamlı sistem analizi ve dünya dinamiği modeli" isimli araştırmada, 2050 yılına doğru ülkede nüfus azalması konusu ele alındı. BEŞ TAVSİYE Araştırmada Rusya'nın demografik konusunun dünyanın en zor sorunlarından biri olduğu kaydedildi. Rus bilim adamları, devlet politikasının tüm araçlarını kullanarak sorunun üstesinden gelinebileceğini savunuyor. Rus basınına konuşan Korotayev, "Bu, Rusya'nın sosyal ekonomik dinamiği modeli ve bilimsel program çerçevesinde yapılan ilk araştırma. Nüfus konusu, ekonomik kalkınmanın en güçlü faktörü sayılıyor." dedi. Rus bilim adamı, "Genel olarak bizim tahminlerimize göre, Rusya'da demografik nüfus azalmasını önlemek mümkün. Ama bunun için tüm bunları uygulamamız lazım Skandinav ülkelerinde olduğu gibi alkole karşı katı politika uygulamak. Aile politikasıyla ilgili çalışmaları ciddi şekilde artırmak. Dünya Sağlık Örgütü'nün sigarayla mücadele bağlamındaki tavsiyelerini tam şekilde yerine getirmek. Ülkenin sağlık sistemini önemli ölçüde iyileştirmek. Doğum oranını artırmak. Burada yarım yamalak iş yapmak bile bizi kurtarmaz." dedi. DÖRT İLGİNÇ SENARYO Rus bilim adamları araştırma raporunda gelecekteki nüfus azalmasıyla ilgili şöyle dört tahminde de bulunuyor Eğer devlet demografik sorunla ilgili hiçbir önlem almazsa bu durumda ülkenin nüfusu 2050 yılına doğru 93,1 milyonun altına düşer. Eğer ülkeye normal göçmen akışı devam ederse bu rakam 99,5 milyon olabilir. Şayet fazla göçmen akışı yaşanırsa nüfus 114,2 milyon kişi olur. Bugün Rusya'nın nüfusu ise 140 milyon kişi. Bilim adamlarının rapordaki en kötü senaryosuna göre, ülkede alkol lobisinin "zaferi" ve tıpkı 1990'lı yıllarda olduğu gibi doğum ve ölüm oranının yine kötüleşmesi durumunda nüfus sayısı yabancı göçmen olmadan 79,9 milyona düşer. Eğer normal göçmen akışı olursa bu rakam 85,8 milyon olur. Fazla göçmen akışı sağlanırsa bu durumda da 99,7 milyon kişi olur. Eğer devlet alkole karşı amansız savaş uygularsa bu durumda nüfus 109,7 milyona düşer. Burada da aynı çizelge Normal göçmen akışı durumunda nüfus 116,8 milyona iner. Fazla göçmen akışı sağlanması durumunda da 132,3 milyona düşer. Sonuncu senaryo ise doğum oranıyla ilgili. Bunun adı da "iyimser senaryo." Bu senaryoya göre, eğer devlet yukarıda belirtilen uygulamalarının yanı sıra çok önemli faktör sayılan doğum oranını artırmak için de etkin politika uygularsa bu durumda nüfus 150,4 milyona yabancı göçmen olmadan çıkar. Normal yabancı göçmen akışında 158,8 milyon, fazla göçmen akışında ise 176,4 milyon olur. Ama bu senaryo çok "pahalı". Doğum oranını artırmak için devlet kesenin ağzını fazlasıyla açması gerekecek. Bilim ve TeknolojiRus bilim adamları mamutta sıvı kan buldu!Kuzey Kutbu''nda yapılan araştırmada bir mamutta sıvı kan - 0930 Son Güncellenme - 0930 Güncelleme - 0930Kuzey Kutbu''nda yapılan araştırma sırasında bulunan mamut ölüsünde sıvı halde kan bulundu! Uzmanlar en az 10 bin yıl öncesine ait olduğu düşünülen mamut ölüsünündeki kanın, donma sayesinde hala canlı olduğunu belirtti. Rus bilim adamı Semen Grigoryev öncülüğündeki araştırma ekibi, ağustosta Maly Liakhovski Adası''nda bulunan dişi mamutu inceledi. Mamutta sıvı halde kan bulan bilim adamları, hayvanın kas dokularının da neredeyse bozulmamış olduğunu adamları bu keşif sayesinde yeni mamutlar klonlama umudunun arttığını - Güvenliğiniz tehlikede! “Piri Reis Haritası’nın Şifresi” adlı kitapta çok ilginç bir bulguya yer verildi. Araştırmacı Yazar Metin Soylu’nun kaleme aldığı ve ilk kez yayınlanan Piri Reis Haritası’ndaki 'enerji ızgaraları', bilim dünyasında ses getirecek bilgileri içerisinde barındırıyor. Kamuoyunda uzun yıllar Piri Reis Haritası ile ilgili olarak önemli çalışmalara imza atan Araştırmacı Yazar Metin Soylu, geçen hafta güncel baskısıyla piyasalarda yerini alan “Piri Reis Haritası’nın Şifresi” adlı eserinde ilk kez Rus bilim adamlarının yıllardır iddia ettiği 'enerji ızgaraları' adlı teoriye açıklık getirdi. Piri Reis Haritası’nda enerji ızgaralarının olduğunun altını çizen Metin Soylu, "Bu konuyu hemen tartışmaya açmak istedim. Nedeni ise uzun zamandır üzerinde çalıştığım enerji ızgaraları konusu, geçmişte Rus bilim adamları tarafından ilk kez ortaya konmuş çok ilginç bir araştırmanın ürünüdür. Bu teori, eski Sovyetler Birliği dergisi Technika-Molodezhi'de de çıkmıştır. Makarov, Morozov ve Goncharov adlı Rus bilim adamları, dünyanın çekirdeğini gezegende olup bitenleri etkileyen büyüyen bir kristal olarak görme fikrini keşfetmişlerdir. Bu kristalin çekirdekten gelen yayınımlara dayandığı iddia edilmektedir. Dünyanın yüzeyinin üçgen bölünmelerinin bu kristalin yaydığı dalgalarla üçgen kenarlar oluşturduğunu ve birbirleriyle etkileşim içerisinde olduğu belirtilmektedir. Ayrıca bu kristalin ışınlarının ise güç alanı sebebi ile dünyanın yüzeyinde 12 ya da 20 kenarlı bir kristal yapıya benzediği değerlendirilmektedir. Piri Reis, Kitabı-Bahriye adlı eserinde rüzgar gülleri hakkında bilgi verirken satır aralarında aşağıda 'yol' diye tabir ettiği 'enerji ızgaları'nı bizlere anlatmaya çalışıyor" dedi. Kitab-ı Bahriye cilt 1 sayfa 73'ten örnek veren Soylu, "Enerji ızgaraları teorisi ışığında Rus bilim adamlarının açıklamalarına istinaden 'Buna göre dünya ızgarasının merkezi, kristalin bir çekirdekten gelen yayınımlara dayanmaktadır. Bu kristalin ışınlarının ise güç alanı sebebi ile dünyanın yüzeyinde 12 ya da 20 kenarlı bir kristale andırıyor.' Piri Reis Haritası’nın tümevarım metodu ile tamamlanmış halinden hareket ederek dünyanın yüzeyinin 16 kenarlı bir kristal yapıya çok benzediği gerçeğine ulaşabiliriz" diye konuştu. - 1907 Son Güncellenme - 1908 Güncelleme - 1908 MOSKOVA Rusya’dan bir grup bilim adamı, dünyanın en derin gölü olan Sibirya bölgesindeki Baykal Gölü’nün en dibine inerek yeni bir dünya rekoruna imza attı. Rus Vesti-24 televizyonu, Kremlin yanlısı Birleşik Rusya Partisi BRP milletvekili Artur Çilingarov’un öncülük ettiği bilim adamlarının Mir-1 ve Mir-2 adlı küçük denizaltılarla dünyanın tatlı su rezervinin yüzde 20’sini içeren Baykal Gölü’nün 1680 metre derinliğindeki tabanına ulaşmayı başardığını duyurdu. Çilingarov, dalıştan önce yaptığı açıklamada, Mir denizaltılarıyla dalmalarının, 30 yıl önce gölle ilgili araştırmaların başlatıldığı "Pisces dalışı"nın devamı olduğunu söyledi. Sovyet bilim adamları, 1997 yılında Pisces adlı küçük denizaltıyla Baykal Gölü’nde 1410 metre derine kadar inerek incelemelerde bulunmuş ve bu dalıştan sonra Baykal Gölü birçok yerli ve yabancı araştırmacının ilgi odağı haline gelmişti. Baykal Gölü’ne bugün dalan ekipte ilk kadın dalgıç olarak yer alan Natalya Komarova, dalışın sonuçlarının çevre yasası üzerinde önemli bir etkisi olacağını belirterek, "Baykal’ı nasıl korumamız ve ekosistemine zarar vermeden nasıl kullanabileceğimizi öğrenmemiz gerekiyor" dedi. Sibirya bölgesinde ekonomi ve sanayinin önümüzdeki yıllarda planlı şekilde geliştirilmesinin amaçlandığını kaydeden Komarova, gölün korunması için yeni önlemlerin alınması gerekliliğine işaret etti. Rus bilim adamlarının bugün başlattıkları program iki yıl sürecek ve bu süre zarfında bilim adamlarının 160 dalış yapması planlanıyor. Çilingarov, geçen yıl Ağustos ayında Kuzey Kutbu Denizi’nin yüzeyine Rus bayrağını diken ekibe de başkanlık etmişti. Amerikalı bilim adamları, elektrik sinyallerini sese dönüştüren bir prosesi tersine çevirerek ilk kez yüksek frekanslı sesleri ışığa çevirmeyi başardıklarını açıkladılar. Nature Physics dergisinde yayımlanan makalede, Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'ndan araştırmacılar, geliştirdikleri yeni teknolojinin, bilgisayar yongaları, LED'ler ve transistörlerin daha da geliştirilmesini sağlayacağını belirttiler. Cep telefonları gibi cihazlarda bulunan piezo-elektrikli hoparlörlerin insan kulağının duyabileceği düşük frekanslarda çalıştığını kaydeden araştırmacılar, bu prosesi tersine çevirerek, ışığı üretmek için, insan kulağının duyabileceğinden 100 milyon kez daha yüksek frekanslı ses dalgaları kullandıklarını ifade ettiler. Bu karmaşık araştırmanın başında yer alan Michael Armstrong, geliştirdikleri prosesin, yüksek frekanslı seslerin ışığa çevrilmesini çok doğru bir şekilde görmeyi sağladığını söyledi. KAYNAK AA

rus bilim adamlarının bulduğu cehennem sesleri